20 Eylül 2010 Pazartesi

Hayat Böyle Birşey

Hey gidi blogum. Sen de benim gibisin... Manasız da olsa hayali bir insana birşey anlatmak gibi bu. Alışamadım şuraya yazmaya.

Evet annem öldü. Bunu kabullenip kabullenmemek değil mesele. O artık yok. Büyük bir boşluk yarattı hayatımda. Kolay değil beni doğuran insan, bu yaşıma kadar sağlıklı bir şekilde ulaştıran... O kadar anlatılası şey var ki, ben yetemem satırlara.

Yazmaktaki amacım asla acıtasyon yapmak veya sitem etmek değil. İnsan gayri ihtiyari etrafında kim kalmış diyerek gözetliyor çevresini bu durumda. Yıllarca dostum dediğin insanlar sanki kayıplara karışmış. Gerçekten beni en büyük yaralayanlar. Bir bakmışım bir gece kapı çalmış ve liseden bir arkadaşım en temiz duygularıyla beni rahatlatmak için çırpınıyor. İşte gerçek hayat bu! Aynı gece kapıyı çalan arkadaşım şöyle bir hikaye anlattı;

"Sahilde yürümeye başlıyorsun. Deniz, kum, güneş.. Yürürken gözüne güzel taşlar çarpıyor. Başlıyorsun toplamaya bir, iki, beş... Tabi bazı taşlar daha çok hoşuna gidiyor kimini boynuna asıyorsun, kiminden bileklik yapıyor ve kimini de cebinde saklıyorsun. Devam ediyorsun yürümeye artık o kadar çok taş olmuş ki kucağında bazıları düşüyor yerlere. Sıkılıyorsun denize atıyorsun taşları. Denize taş atmak o kadar zevkli geliyor ki baktığında taş kalmamış kucağında.

Burada sahil senin yaşamını ve taşlar da arkadaşlarını tanımlıyor. Ne kadar çok arkadaşının olduğu önemli değil, cebindeki ve boynunda taşıdığın asıl taşlar, asıl arkadaşlardır."

Hikaye hatırladığım kadarıyla böyleydi. Bilemem belki kimi zaman yanlış taşı fırlatmışımdır denize, kimi zaman yanlış taşı düşürmüşümdür kucağımdan. Doğru taşı koyamadım cebime diye düşündüm düşündüm... Her an yeni birşey daha öğreniyorum hayatımda acı da olsa.

Benim için dedikleri gibi "metanetli" bir tavırla devam edeceğim hayatıma. Kimseden merhametli bir tavır beklemiyorum. Her ne olursa olsun şu sahilde kaybetmeyeceğim yolumu. Bir gün hiç bir taşım kalmaz, bir gün kuma saplanır çıkmaza girerim. Ama bu beni yıldırmayacak. Bir güç gelir mutlaka beni ayakta tutacak...

Babam ve ablam sizleri çok seviyorum, bu sevgi o denli büyük ki buraya yazmak bile manasız geliyor. Geri kalan hayatımızı en ideal ve mutlu olacağımız şekilde yaşamamız gerek. Bu gerekliliğe çok önem veriyorum çünkü annem ailesinin her zaman mutlu olması için çabaladı. Bizlerin mutluluğu için didindi durdu ve yine mutlu olmamızı ister. Yeni bir sahile yelken açtık artık istemesek de. Yavaşça hayatımızı düzenliyor ve bu düzene ayak uyduruyoruz. Ne olur kendinizi aşırı yıpratmayın.

Yine karmaşık bir yazı oldu. "Ana tema nedir?" bilmiyorum. Fısıldıyorum kendi kendime "Hayat böyle birşey".

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder